Diğer İnaçlarda
Ashab-ı Kehf

  

 

Diğer Kaynaklarda Mağara Arkadaşları ve Uzun Uyku Örnekleri

Semavi dinlerin kutsal kitapları, kendinden önceki din mensuplarının geçmiş dönemlerine ait pek çok tarihî olay ve kıssadan bahseder. Bu kıssaların önemli bir kısmı hâdiseleri işleyiş biçimleri ve olayın ayrıntıları ile ilgili bir takım farklılıklara rağmen Tevrat, İncil ve Kur’an’da ortaktır. Çünkü asılları itibariyle bu kitapların kaynakları birdir. Kur’an’ın belirttiği üzere bütün peygamberlerin getirdiği dinlerin ortak adı İslam veya Tevhit dinidir. Kur’an-ı Kerim’de Kur’an’ın kendisinden önceki kitapları tasdik ettiği söylendiği gibi birçok yerde Hz. İsa ve İncil’in de kendinden önceki kutsal kitap olan Tevrat’ı tasdik edici olarak gönderildiği belirtilmiştir.

Kur’an, Allah katında yer alan din adına önceki kitapları tasdik etmenin yanında bu kitapları ve müntesiplerini tasrih ve tashih eder. Bu durum Kur’an kıssaları için de geçerlidir. Kur’an’daki tarihi verilerin hemen hepsi Kitab-ı Mukaddes’te yer alır. Kitab­ı Mukaddes verileri Kur’an-ı Kerim’de aynen verilmez. Ana çerçeve aynı kalmakla bir­likte tamamen farklı, etkili, güzel ve gerçekçi bir üslupla, farklı temalar öne çıkarılarak ve yer yer mevcut bilgiler düzeltilerek sunulmaktadır.

İslam, Yahudilik ve Hıristiyanlığın dışında kalan din ve kültürlerde de Ashab-ı Kehf’in başına gelen hâdisenin benzerlerine rastlanmaktadır. Gerek Yunan mitolojisin­de, gerekse Hint kutsal metinlerinde ana teması uzun uyku motifi (bir kimsenin uzun bir süre uyuyup uyanması) olan hâdiselere rastlanılmaktadır. Epimenides Efsanesi, Ay Tan­rıçası Selen’in, Ediymon’u uzun süreler uyutması, uzun uyku motifinin Yunan mitolojisindeki örnekleri olarak gösterilebilir. Yunan mitolojisinde Ashab-ı Kehf Kıssası’nda olduğu gibi bir grup gencin zalim hükümdarın zulmünden kaçıp, dinlerini yaşamak için bir mağaraya sığınmasını anlatan uzun uyku motifli bir mit yer almamaktadır.

Hint kutsal metinlerinde ise bir tek kişinin uzun süre uykuda kalması olayına rastlanmaktadır. Bunun yanında Mahabharatada yedi kişinin yanlarında bir köpek ol­duğu halde mağaraya çekildikleri, riyazet için krallığa ve dünyaya yüz çevirdikleri de nakledilmektedir. Fakat bu hâdisenin Ashab-ı Kehf’in başından geçen hâdise olduğu­nu söylemek mümkün değildir.

Sardenyalı Uyuyanlar Kıssası:

Aristo, bu kıssayı, Fizik isimli ese­rinde zamanın değişime konu oluşunu anlatırken dile getirir. Bu bağlamda, “Aristo’nun uzun uyuyanlara yönelik kıssalara kısaca yer veren ilk insan olduğu” ileri sürülür. Aristo eserinde şöyle der:

‘’Ne ki değişimden bağımsız da değil (zaman). Nitekim düşüncemizde hiçbir şey değişmediğinde ya da değişmeyi fark etmediğimizde biz zamanın da geçmediğini düşünü­rüz. Sardenya’da uyanıkken uyudukları anlatılan kahramanlar için de bu böyle olsa gerek.’’

Kıssa’nın devamına bakıldığında, Aristo, Sardenyalı uyuyanların, za­manı duyumsamadıklarından aradaki ve aradaki anı atarak önceki an ile sonraki anı bir­leştirdiklerini ileri sürer.

Epimenides Kıssası:

Epimenides’in kıssası, Diogenes Laertios’un Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri isimli eserinde yer alır. Laertios şöyle der:

‘’Bir gün babası onu bir koyunun peşinden tarlaya yollamış, o da yolda güneye doğru sapıp bir mağarada elli iki yıl yatmış uyumuş. Sonra kalkıp kısa bir sure uyuduğunu düşünerek koyunu aramaya başlamış. Bulamayınca tarlaya gel­miş, her şeyi bambaşka ve başkasının mülkiyetinde görünce şaşkınlık içinde kente geri dönmüş.’’

Sonrasında, Epimenides, kendi evine geri döner ve döndüğünde ‘sen de kimsin?’ diye soran insanlarla karşılaşır. Epimenides, kendi hariç, her şe­yin değiştiğini, hatta küçük kardeşinin artık yaşlandığını görür ve ondan tüm gerçeği öğrenir.

  1. yüzyılda yaşadığı tahmin edilen Laerteli Diogenes ise bu motifin işlendiği meşhur Epimenides Efsanesi’nden bahseder. Bu efsaneye göre, bir gün babası Giritli Epimenides'i kaybolan bir koyunu bulmak için yollar. Fakat Epimenides bir mağarada uyuyakalır. Bu uyku 57 yıl sürer. Uyandığında her şey değişmiştir, küçük kardeşi ihtiyarlamıştır ve onu tanıyamaz. Bu söylenti tüm Grek topraklarına yayılır ve bu uzun uyku, Epimenides'in Tanrıların sevdiği biri olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilir. Epimenides Efsanesi mağarada uyuma motifinin görüldüğü en eski kaynaktır.

Mahabbarata:

Hint kutsal metinlerinden Mahabbarata’da yedi kişi­nin, peşlerinde bir de köpek olduğu halde riyazet için dünyaya ve krallığa yüz çevirdikleri nakledilmektedir.

Ayrıca, Hint kitaplarında geçen Japon yarımadasında meydana gelen buna benzer bir öykü anlatılır. Bir yönetimde otuz kralın değiştiği anda ortadan kaybolan avcılar, dört asır sonra yeniden ortaya çıkmıştır.

Hint kutsal kitaplarında peşlerinde bir de köpek olan yedi kişinin riyazet için krallığa ve dünyaya yüz çevirdikleri de anlatılmaktadır. Ayrıca, Hindistan'dan tek başına bir kişinin uzun süre uyuması da bilinmektedir.

Honi ha-Me’aggel Hadisesi:

Yahudiliğin sözlü dini edebiyatını oluşturan Talmud’da iHoni ha-Me’aggel adlı bir şahsın yetmiş yıllık bir uykudan sonra uyandığı hikaye edilmektedir.

Abimelek Kıssası:

Bu kıssa, çoğu araştırmacı tarafında M.S. ik­inci yüzyılın ilk dönemlerinde yazıldığı kabul edilen 4 Baruch’da yer alır. (Van Der Horst, 2012: 5). Kıssa özetle şöyle ortaya konulabilir:

Abimelek günün sıcağında incir taşırken bir ağaca rastlar ve bir süre dinlenmek için o ağacın gölgesinde oturur. Kafasını incir sepetine yaslayarak uykuya dalar ve hiç uyan­madan, altmış altı yıl boyunca uyur. Uykudan uyandıktan sonra şöyle der: ‘’Biraz daha uzun uyusaydım; yeterince uyuyamadım, çünkü başım ağrıyor.’’ (Van Der Horst, 2012: 5)

Sonrasında, Abimelek yerinden kalkar, incir sepetini alır ve omzuna koyar. Kudüs’e döner; ama artık ne evi, ne evin bulunduğu yer, ne de ailesi hatırladığı gibidir. Kısacası, kendi dışında her şey değişmiştir.