ASHAB-I KEHF UYKUSU
Kasım 20, 2024RASULULLAH(sav)’A ASHAB-I KEHF’İN SORULMASI!..
” Sen onları uyanık kimseler sanırsın. Halbuki onlar uyuyanlardır. Biz onları (gâh) sağ yanına, gâh sol yanına çeviriyorduk. Köpekleri de mağaranın giriş yerinde iki ayağını uzatıp yatmakta idi. Üzerlerine tırmanıp da hallerini bir görseydin mutlaka onlardan yüz çevirir, kaçardın ve herhalde , için onlardan korku ile dolardı. ” ( Kehf sûresi, âyet 18)
” Sayıları üçtür, dördüncüleri köpekleridir” diyecekler: ” beştir, altıncıları köpekleridir” diyecekler. İkisi de ” gaybi taşlamak” dır. ” Yedidir, sekizincileri kelpleridir” diyecekler. Söyle ki: ” Rabbim onların sayısını daha iyi bilendir. Onları insanların birazından başkası bilemez”. O halde bunlar hakkında zahirî bir münâkaşadan gayri ile mücâdele etme. Bunlara dâir içlerinden hiç bir kimseden fetvâ da isteme.” ( Kehf sûresi, 9-22)
Malum olduğu üzere, Nadr İbn el-Haris, Kureyş müşriklerinden şeytani fikirlere sahip idi. Söz konusu müşrik şeytan, her fırsatta Rasulullah (sav)’e eziyette bulunur, cefa eder ve ona düşmanlık yapardı.
Söz konusu şeytan insan, bir gün Hire’ye gitmiş, orada Rüstem ve İsfendiyar hikâyelerini öğrenmişti. Hz. Peygamber bir meclise oturup Allah’ı zikir ve geçmiş milletlerin başlarına gelen musibetleri sahabilerine anlattığı vakit kalkar kalkmaz Nadr denilen Kureyşin şeytan fikirli insanı arkasından gelip o meclise oturur:
” Ey Kureyş cemâati! Vallahi ben ondan daha güzel söylerim. Geliniz, size O’nun anlattıklarından daha güzelini anlatayım” der, sona onlara İran hükümdarlarından anlatırdı.
Kureyş müşrikleri bunu ‘ Utbe İbn Mu’ayt ile beraber Medîne’deki yahûdî hahamlarına göndermişler ve : ” Onlara Muhammed’den ve ashâbından sorunuz ve kelâmını haber veriniz. Çünkü onlar eski kitap ehlidir, Onlarda enbiya ‘ ilminden bizde bulunmayan bilgi vardır.”
Bunun üzerine ikisi çıkıp Medîne’ye varmışlar. Kendilerine tembih edildiği tarzda yahûdî hahamlarına sormuşlar. Onlar da: ” Ona şu üçten sorunuz:
- Fitye’den ( o genç yiğitlerden ) ki, evvel zamanda gittiler. İşleri ne idi? Zira bunların hikâyesi acîbtir.
- O çok dolaşan adamdan ki, arzın doğularına ve batılarına varmıştı. Bunun kıssası nedir?
- Ruhtan sorunuz. Nedir o?
Yahudi bilginlerinin iddiası şöyledir: ” Eğer Muhammed onlardan size haber verirse peygamberdir. O takdirde ona uyunuz. Haber vermezse lâfçının biridir. Ne isterseniz yapınız. Bunun üzerine Nadr ve arkadaşı Mekke’ye dönüp Kureyş’e : ” Size, Muhammed ile aranızı fasledecek şey getirdik” diyerek Yahûdilerin söylediklerini haber vermişler.
Gelip Hz. Peygamber’e sormuşlar. Efendimiz : ” Sorduklarınızı yarın haber veririm” buyurmuş. İstisnâ yapmamış. Yani ( İnşâallah=Allah dilerse) dememiş. Ve on beş gün sonra, sorulan sorulara cevap vermiştir.
Zaten konumuz gereği Ashab-ı Kehf gençlerinin müthiş yaşantıları müşriklere bir bir haber verilmiştir. Büyük Müfessir Elmalılı Hamdi Yazır merhumda ” Hak Dini Kur’an Dili” meşhur eserinde detaylıca bilgiler sunmuştur.
Onun içindir ki, bu hususta tarihle ilgilenen tarihçilerimize bu hususta büyük görevler düşmektedir. Elbistan şehri hakkında, o zamanlar oraya bağlı bir yerleşim birimi olan Efsus hakkında doyurucu, tatmin edici bilgiler verilmektedir.
Netice olarak;
Tarihe meraklıı olan bilginlerimiz, hocalarımız birazcık yorularak Afşin’da bulunan Ashab-ı Kehf’in mahiyetini, gençlerin isimlerini, paralarını, gerek Taberi, gerek Tibyân , Bidâye, Kaasimî ve benzeri tarihçilerin bilgilerinden istifade ederek milletimize bilgiler sunmuş olurlar.
Böylelikle, mililetimiz Ashab-ı Kehf gençlerini daha yakından, yaşadıkları devir ve dönemlerini bilerek, kral Dekyanus’un yaşadığı ortamı, neye, nelere inandığını bilmiş olurlar.
Sözün burasında Havari Yuhannes’i bilmek lazımdır. Efsus’da çalışmasını, gençleri nasıl etkilemiş olduğunu bilmek, Tevhidi düşünmesini öğrenmek boynumuzun borcu olmalıdır.
Varsın dünya aleminde 33 yerde makam olduğu iddia edilmiş olsun.. Mes’elenin Kur’anî yönü olan Afşin Ashab-ı Kehf makamına nazar etmek, araştırmak, bilgi sahibi olmak bölge insanları olarak hepimizin üzerine düşen bir görev olduğuna inanmalıyız!..
Rabbimiz!.. Bizlere bu hususta say’ü gayret lütfetsin.. Dualarımızı kabul buyursun!.. Selam ve dua ile…
*
Şerafettin Özdemir