Hristiyanlıkta
Ashab-ı Kehf

  

Hıristiyanlıkta Ashab-ı Kehf

Ashab-ı Kehf, Hıristiyan aleminde ‘Yedi Uyurlar’ adıyla tanınıyor ve biliniyordu. Batı Avrupalı Hıristiyanlar, Mağara Arkadaşları’nın başından geçenleri, 6. yüzyılda yazılmış Süryanice bir metnin, Turlu Gregoire tarafında Latinceye çevrilmiş tercümesinden öğrenmişlerdir. Fakat Süryanice bu metnin Yunancadan tercüme edilip edilmediği kesin bir şekilde bilinememektedir. Mekkeli müşriklerin Ashab-ı Kehf’i çok sıkı münasebette bulundukları Süryanilerden öğrendikleri şüphesizdir.

Hıristiyanların, Ashab-ı Kehf ile ilgili hatıraları, aynen şöyledir: Roma hükümdarı Decius, Hıristiyanları öldürmeye girişince, asil bir aileye mensup yedi kardeş, dinlerini terk etmelerini isteyen Efsus valisinin tehditlerine yiğitçe dayandıktan sonra, bir mağaraya sığındılar. Yanlarında köpekleri de vardı. Onları açlıktan öldürmek için mağaranın kapısını ördüler. Bu iş sona ermeden, bir Hıristiyan, hadiseyi bakır bir levha üzerine yazıp, onu mağaranın içine atmıştı. (Bu, Kuran’da anılan ‘rakim’ olmalıdır.) Bu kardeşler, mağarada uyudular.

Aradan 158 yahut 197 yıl geçtikten sonra, 408 veya 447 yılında uyandılar. Onlar ise sadece bir gece uyumuş olduklarını sanıyorlardı. Yedi kardeş, içlerinden birini yiyecek almak için şehre gönderdi. O, kapıdaki hac işaretini fark ederek şaşırdığı gibi, elindeki Decius devrinden kalma paralara dikkatle bakan halk da hayrete düşmüştü. Efsus piskoposu, bu pek ilgi çekici ve merak uyandırıcı hadiseyi görmesi için, İmparator II. Theodosius ile imparatoriçeyi şehre davet etti. Birlikte, mağarada onları ziyaret ettiler. Bu yedi kardeş, insanların dirileceklerini böylece ispat ettikten sonra, yeniden uykuya daldılar. Bunlardan kalma bazı eşyalar, taş bir sanduka içinde, Marsilya’daki Saint Victor Kilisesi’nde muhafaza edilmektedir.

Yedi Uyurlar, Hıristiyanlarca azizlerden sayılır. Onlar, Latin kiliselerinde 27 Temmuz’da anılırlardı. Ortodoks Kilisesi’ne göre Yedi Uyurlar, 4 Ağustos’ta mağaraya saklanmışlar ve 22 Ekim’de uyanmışlardır. Bu sebeple, adı geçen günlerde dini ayin yapılır ve bu günler, yortular arasında yer alırdı. Yedi Uyurların adları Latincede şöyle idi: Maximianus, Malchus yahut Marcus, Martinianus, Constantinus, Dionysius, Iohannes, Serapio

Anlaşılacağı üzere Mağara Arkadaşları, her iki dinin hatıralarında esas itibariyle birdir. Hatta Hıristiyanlıktaki Yedi Uyurlar’ın hatırasının, Taberi’nin naklettiği rivayetlerden biri ile tam bir aynilik gösterdiği görülmüştür. Hıristiyan rivayetlerinde, Yedi Uyurlar’ın mağaraya kaçtıkları zamandaki Roma hükümdarı Dakyus olup bunun Hıristiyanlara karşı şiddet göstermiş olan Decius olabileceği olduğu açıkça görülüyor. Bu imparator, 201-254 yılları arasında yaşamıştır.

Görüldüğü gibi, Mağara Arkadaşları’na düşmanlık gösteren ‘Rum’ melikinin adı Dakyanus’tur. Müslüman hatıralarındaki bu isimle Süryani rivayetlerine dayanan Hıristiyan rivayetlerinde aynı Roma hükümdarının ifade edildiği şüphesizdir. Yine, İslam müelliflerinin Dakyanus’u El-Cabbar (Zulüm Edici) lakabı ile andıklarını da bilinmektedir.


(L. Massignon – Les Septdormants, s.62-65;

La Grande Encyclopedie, Dormants maddesi, 14, s.939-940

Seven Slippers, Encylopaedia Americana ve Encyclopaidia Britanica)  

Yedi Uyurlar, Hıristiyanlar tarafından aziz olarak kabul edilmiştir. Onla­rın doğum tarihi, mağaraya sığındıkları ve mağaradan çıktıkları tarihler olarak kabul edilen günlerde bu gençler için anma törenleri yapılır, bu günler yortular içerisinde yer alır. Yedi Uyurlar, Latin kiliselerinde gençlerin doğum tarihi olarak bilinen 27 Temmuz­’da anılırlar. Bu gün Roman Martyrologiası’nda da yer alır. Roman Martyrologiası, Katolik kilisesi tarafından aziz kabul edilen kişilerin geniş ama ayrıntılı olmayan listesidir. Bu listede azizler, anma günlerine göre tasnif edilmiştir. Bunun bir tür özel günler takvimi olduğu da söylenebilir.

Ortodoks kiliselerinde ise Yedi Uyurlar, mağaraya sığındıkları tarih olarak kabul edilen 4 Ağustos ve uyandıkları tarih olarak kabul edilen 22 Ekim tarihilerinde anılırlar. Ayrıca onların sığındıkları ma­ğara olarak kabul edilen Efes’teki mağara, Hıristiyanlar tarafından kutsal ziyaret mekânı olarak kabul edilir. 1694 yılında Almanya’da yapılan bir çalışmada Yedi Uyurlara ait çeşitli kutsal emanetlerin Marsilya’da Marsilia St. Victor Kilisesi Müzesi’nde olduğundan bahsedilmektedir.

Ashab-ı Kehf, İslâm ve Hıristiyanlıkta yeniden dirilişin bir kanıtı olduğu için Ortaçağ boyunca popülerliğini hiç kaybetmemiş bir olaydır. Bir kısım bilim adamlarına göre, Ashab-ı Kehf’in uyanmaları ve durumlarının insanlar tarafından öğrenilmesi, Bizans İmparatoru II. Theodosius'un saltanatının 38. yılına tevafuk etmektedir.

Kimi anlatımlarda, mağaranın girişini kendilerinin kapattığı anlatılmaktadır ki, zulümden kaçtıkları da göz önüne alındığında bu hiç de mantıksız görünmemektedir. Bir başka anlatımda, zulmeden hükümdardan kaçan gençlerin mağaraya girdiklerinde, bir daha dışarı çıkamasınlar, orada açlıktan ölsünler diye hükümdar tarafından mağaranın ağzının kapatıldığı da belirtilir. Başka bir başka anlatımda, Dakyanus,  mağaranın ağzını büyük taşlarla kapattırırken Theodore ve Rufinus adlı iki Hıristiyan genç, onların durumlarını madeni bir levhaya yazarak taşlardan birinin altına koymuş ya da mağaranın içerisine atmıştır.

Pagan dini etkinlikleri uygulamaya zorlanmaktan ve Decius'un zulmünden kendilerini korumaya çalışırlarken mucizevi bir uykuya dalarlar. Bu uykunun bazı Hıristiyan kaynaklarında 187 yıl sürdüğü ifade edilmektedir. Uykunun süresiyle ilgili olarak 300, 309, 158, 197 ve 353 yıl gibi rivayetler de bulunur. Doğu Roma (Bizans) imparatoru II. Theodosius zamanında (MS 408-450) mağaranın girişi tekrar açılır ve uyuyanlar da böylelikle uyanırlar. Bazı rivayetlerde girişin, mağarayı ağıl yapmak isteyen bir çobanın tuttuğu işçiler tarafından yıkıldığı ifade edilmektedir. Yedi Uyurlar, birkaç saat uyumuş olduklarını zanneder ve içlerinden birisi yiyecek almak için kente geri döner. Ancak kenti tanıyamaz. Kentte zamanı geçmiş giysisi ve konuşmasıyla dikkat çeker. Kıssa ile ilgili rivayetlerin bazı versiyonlarında cebindeki zamanı geçmiş parayla yiyecek almaya çalıştığında paradan dolayı dikkat çektiği de anlatılır. Bu durum üzerine, kentin hakimine götürülür ve mucize böylelikle ortaya çıkar. Piskopos tarafından başı çekilen kalabalık, uyuyanların bulunduğu mağaraya gelir. İmparator, onların mucizevi ortaya çıkışlarıyla harekete geçer. Yedi Uyurlar, öldüklerinde, II. Theodosius onlar için bir kilise yapılmasını emreder. Bir başka anlatımda, Yedi Uyurların arkadaşları mağaraya geldiğinde yeniden uykuya daldığı da anlatılır.  Yedi Uyurların ortaya çıkışı, 448 yılının Ekim ayıdır. Mağaranın girişi açılır. Bir çoban buraya girer. Gençlerin bedenlerini bulur. Bu bedenler, uyuyormuş gibi canlı görünürler. Bir teori, bunların mağarada kalmış olduklarını ortaya koyarken, bir başkası da, bunların Yüce Yaratıcı tarafından tekrar artık Hıristiyan olan Efes'i görmeleri için geri gönderildiklerini iddia eder. 446 yılında mağaranın bulunduğu mahalle buraya bir kilise yapılır.

Roma Katolik Kilisesi’ne göre 27 Temmuz, Yunan Ortodoks Kilisesi’ne göre 2-4 Ağustos ve 22-23 Ekim, Yedi Uyurların yortu günüdür.

Ashab-ı Kehf Kıssası’nın çeşitli versiyonları; Yunanca, Süryanice, Coptic (7. yüzyıla kadar Mısır'da konuşulan Afro-Asyatik bir dildir) ve Gürcüce dillerinde mevcuttur.